e
sv

Çağın Harika Bilgini; Akşemseddin (1389-1459)

78 Okunma
avatar

admin

  • e 3

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Akşemsettin, Akşemseddin, Akşemsettin’in Hayatı, Akşemsettin Kimdir? (1389- 1459)

Akşemseddin, (1389/1390 Şam – 1459 Göynük tarihlerinde yaşamıştır.) asıl adı ile Şeyh Muhammed Şemseddin Bin Hamza, 15. yüzyılın en büyük sufilerinden biri ve çok yönlü Türk Alimi ve Bilim adamıdır. Bir tıp adamı olan Akşemseddin, Şemsîyye-î Bayramîyye isimli Türk tarikatının kurucusu olarak bilinmektedir.


1389 yılında Şam’da doğmuştur.  Yedi yaşında iken babası Şerafeddin-i Hamza Şâmî ile Anadolu’ya gelip Amasya’ya yerleşmişlerdir. Hacı Bayram-ı Veli’den icazet alan Akşemseddin, tıpkı Molla Gürani gibi II. Murat’ın emriyle Fatih Sultan Mehmet’in hocalığına tayin edilmiş ve padişahın yol göstericilerinden biri olması hasebiyle daima Fatih’in yanında yer almış ve ona hocalık yapmıştır. İstanbul’un manevi fatihi olarak ünlenmiş olsada onun bukadar merak edilmesindeki etken Fatih’in hocası olmasıdır. Saçının ve sakalının ak olması ve beyaz elbiseler giymesinden dolayı ‘Akşeyh’ veya ‘Akşemseddin’ adlarıyla meşhur olmuştur.

Bazı kaynaklarda soyunun, Hz. Ebu Bekir’e kadar ulaştığı yazılıdır. İskilip’te çocuklarından Nurulhuda’nın türbesi ile diğer yakınlarının mezarları vardır. Evlik köyünde yer alan tek bir çivi çakılmadan yapılan camiyi onun yaptırdığı yazılıdır. Akşemsettin Amasya’da medreselerden eğitim aldıktan sonra büyük üne kavuşmuştu.

Akşemsettin, küçük yaşlardan itibaren bilime ve sanata karşı ilgi duydu. Küçük yaşta Kuran-ı Kerim-i ezberledi. Dinî ilimler tahsilini tamamladıktan sonra, Çorum-Osmancık medresesine müderris oldu. Medrese öğrenimini zamanın büyük velisi Hacı Bayram-ı Veli’nin yanında tamamladıktan sonra seçkin bilginler arasında yerini aldı. Üstün zekası ve anlayışı, yılmak bilmeyen çalışma gücüyle kendini kitaplara adadı. Başta İslami tıp, astronomi, biyoloji ve matematikte zamanın ünlülerinden oldu. Uzun yıllar Osmanlı medreselerinde çalışarak hem çocuklarını ( ünlü ismin 10 ya da 12 çocuğu olduğu söylenmektedir ) hemde yüzlerce öğrenci yetiştirdi.

Çocuklarından Fazlullah ve Hamdullah tasavvuf mesleğine girmiş, Sadullah ve Nasrullah dinî ilimlerde temayüz etmişlerdir. Diğer oğulları hakkında fazla bilgi yoktur. Akşemseddin Hazretleri’nin halifeleri şunlardır:

Oğlu Muhammed Fazlullah,

Hamzatü’ş-Şâmî,

Şeyh Abdürrahim,

Attar oğlu Muslihiddin İskilîbî,

İbrahim Tennûrî Hazretleri’dir.

Akşemseddin Hazretleri, 863 (m.1458–59) yılında Göynük’te vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir. Yerine oğlu Muhammed Fazlullah postnişin olmuştur.

Tıp alanında çokça çalışma yapan Akşemseddin, bulaşıcı hastalıklar konusunda da çok değerli çalışmalar yapmıştır. Üzerinde yaptığı yoğun araştırmaların sonucunda tıp dalında yazmış olduğu Türkçe bir eser olan Maddet-ül Hayat ve Arapça olarak yazdığı Hall-i Müşkilât ve Risalet-ün nuriyye adlı Tasavvuf, Türkçe yazdığı Maddet-ül Hayat’ta geçen Hastalıkların insanlarda teker teker peyda olduğunu zannetmek yanlıştır. Hastalıklar insandan insana gözle görülmeyecek kadar küçük tohumlar vasıtasıyla geçer cümle ile ilk mikrop teorilerinden birini ortaya atmıştır. Tarihte mikroorganizmalardan bahseden ilk kişidir. Ve Mikrobiyolojinin babası sayılmaktadır. Tıp ile ilgili Akşemseddin’in asıl ünü, büyük veli, Hacı Bayram Veli ile tanışmasından sonra başlamıştı.

İlmi konularda çok önemli başarı göstermesiyle birlikte, tasavvuf konusunda da varlığını ispat etmiştir. II. Murat’ın emriyle Fatih Sultan Mehmet’in hocalığına tayin edilmişti. İstanbul’un fethi sırasında büyük fayda gösteren Şemseddin Bin Hamza, genç sultanı teşvik ederek zaferin kazanılmasında önemli katkılarda bulunmuştu. Fethin en önemli günlerinde Ebu Eyyub’el Ensari’nin kabrini bularak ordunun maneviyatını yükseltmişti. Dünya malına önem vermeyen Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmet’in büyük saygı ve sevgisini kazanmıştı.

İstanbul’a giriş
Beyaz atına binmiş, ordusunun önünde giden Fatih Sultan Mehmet, yanında onu yetiştiren Akşemsettin, Molla Hüsrev ve Molla Gürani ile İstanbul’a giriyor. Türk Ordusunu karşılayan şehir halkı yol boyunca dizilmiş, ellerindeki çiçek demetlerini padişaha sunmak için yaklaşıyor.
Şehir ahalisi, beyaz sakalıyla, ağır duruşuyla Akşemsettin’i padişah sanıp çiçekleri ona sunmaya çalışıyorlar. Akşemsettin atını geri çekip göz ucuyla Fatih’i göstererek:
“Sultan Mehmet odur, çiçekleri ona veriniz”, demek istiyor. Fatih Sultan Mehmet, çiçeklerle kendisine doğru yürüyenlere hocası Akşemsettin’i göstererek:
“Gidiniz, çiçekleri gene ona veriniz. Sultan Mehmet benim, ama o, benim hocamdır”, diyor ve ilk İstanbul’a Akşemseddin giriyor. Fatih Sultan Mehmet tarafından(1464) yılında yaptırılmış olan türbesi Bolu ilinin, Göynük ilçesindedir.

Eserleri
• Risâletü’n-Nûriyye
• Def-i Metâîn,
• Risâle-i Şerh-i Ekvâl-i Hacı Bayram-ı Velî,
• Risâle-i Zikrullah,
• Telhîs-ü Def-i Metâin
• Makâmât-ı Evliya.
İlk beş eseri Arapça olup, altıncısı Türkçe’dir. Ayrıca “Nasihat Nâme-i Akşemseddin” adında bir eser ona nisbet edilir.

benzer içeriklerBENZER İÇERİKLER
okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI

Sıradaki içerik:

Çağın Harika Bilgini; Akşemseddin (1389-1459)